11 Kasım 2012 Pazar

Kürk Mantolu Madonna


Orjınal Kürk Mantolu Madonna bu tabloymuş. Utanarak söylüyorum ki kitabı ilk defa bugün okumak için elime aldım ve bugüne kadar okumadığım için pişman oldum. 60 sayfa kaldı bitirince bi analizini yazarım.
Edit: Kitap bitti ama kendime gelebilmiş değilim. Toparlamadan da aklı başında bir şeyler yazabileceğimi düşünmüyorum. Zaten böyle mükemmel bir esere analiz yapmak haddime değil.

Bak dayanamadım yazmaya başladım yine. Aslında kitabın başında belli idi Raif Beyin bir hikayesi olduğu, o sakin bedenin altında fırtınalar estiği. Ve şaşırtmadı kitap hikayesini anlatmaya başladı ama ne hikaye... Sonu başından belli olan ama sonuna kadar da bir umut okutan; ve en sonda da en başından beri bekledğimiz bildiğimiz hazin sonu anlatan ancak buna rağmen bizi ağlatmayı başaran hikaye...

Normalde uzun betimlemelerden hoşlanmayan ben bile o kadar severek okudum ki Sabahattin Ali'nin Berlin ve Maria tasvirlerini. Keşke daha uzun daha detaylı anlatsa daha güzel gözümde canlandırsam diye içimden geçirdim. Karakterlerin ruh hali çözümlemeleri o kadar başarılı ki okuyanı da o ruh haline sokmakta hiç zorluk çekmiyor. Ve hepsinden önemlisi bütün bunları çok kadar sade bir dille yapıyor ve kitap akıp gidiyor. Hiç farkına varmadan kendini kah Berlin'de bir pansiyonda kah Ankara'da bir evde buluveriyorsun. Ayrıca eğer aforizma merakınız varsa, kitapların altını çize çize okumaktan hoşlanıyorsanız sizin için mükemmel bir eser Kürk Mantolu Madonna. Aşkın, yalnızlığın, umutsuzluğun, hatta mutluluğun o kadar güzel tanımlamaları ve tasvirleri var ki bütün bu kavramların anlamları kafanızda yeniden biçimleniyor.

Hayat ancak bir kere oynanan bir kumardır ve ben onu kaybettim diyen ancak bu oynadığı kumardan asla pişman olmayan adamın hikayesi. Okumayan var ise bulun okuyun, eşinize dostunuza okutun bu olamamış hayatların macerasını.

2 yorum:

Sereneva dedi ki...

Kitabı okuduğumda tıpkı senin gibi ben de kendime gelememiştim. Oldukça etkileyici bir kitap. Sıradan bir memurun bu denli güzel bir hayatının olduğunu tahmin bile edemezken bir de bakıyorsun adamın hayatı alt üst olmuş. Adamın yerinde olsam o kadar seneyi sus pus geçireceğime küçük bir şişe zehir içip her şeyi geride bırakırdım. Aşkı onu bu denli hayata bağlamışken, böyle bir ayrılıkla bir insan nasıl yaşar aşksız? (P.S Çok spoiler verdim sanırım okumayanlar için; ama kendime hakim olamıyorum bu kitaptan bahsedildiğinde. )

altinisikmurat dedi ki...

Teşekkür ederim yazıma yer verdiğiniz için. Güzel bir yazı olmuş ellerinize sağlık.