5 Nisan 2013 Cuma

Reborn

Uzuun zaman oldu halet-i ruhiyemi buraya dökmeyeli... Saf spor bloguna çevirdim seni sayfam affet beni. Ama ne yapayım, Galatasaray dışında iyi giden bir şey olmuyor ki hayatımda. Bir umudum, mutluluğum olsa gelip yazarım buraya fakat olmadı hiç, olduramadım bir türlü. Ne zaman güzel gider gibi olsa, bir şeyleri yoluna koyacağımı hissetsem sonu hüsran oldu, umut ettikleri, hayallerimle kaldım bir de o umutların boşa çıkmasının verdiği acılar. Mart ayından beri boşladım hayatı. Ne bir beklendtim kaldı, ne hayalim ne de hevesim. Son bir ayımı öylesine yaşadım. Geçmek bilmez vakitleri geçirdim, öldürdüm bir başıma. Ama sonunda kararımı verdim , ne yapmam gerektiğini buldum, o yolda ilerliyorum.

Kafamda çizdiğim en kötü senaryo gerçek oldu. İş bulamadım antalyada bir başıma kaldım ve KPSSye hazırlanmaya başladım. Çok isyan ettim şansıma kaderime ama yoruldum. Ne yapalım istediğim bir şee kolay yoldan ve ilk seferde ulaşmak hiç olmadı bahtımda, şimdi mi olacak. hep en kötü senaryolarla yaşadım bu güne kadar, onlardan en iyileri bulmaya çabaladım. Yine öyle olacak. Ağustosta askerim. O zamana kadar daha 4 ayım var. KPSS çaışarak geçireceğim günlerimi. Ama onun yanında bana bir tutku bir heves lazımdı. 4 ayımı uğruna verip bir şeyler öğreneceğim, kendimi geliştirmek istediğim bir konu lazımdı. Ben de pazarlamayı seçtim. Öyle ya madem ileride pazarlama alanında çalışmak istiyorum. O zaman bu işi daha iyi öğrenmem lazım. Artık karar aldım her gün pazarlamayla alakalı makaleler okuyacağım ve buraya onlarla ilgili reflection yazıları yazacağım. Böylece pazarlama konusuyla ilgli bilgimi, becerimi teorik olarak artırabileceğim. Keşke pratik olarak da yapabileceğim bir şeyler olsaydı. Onun için de arayışlara girdim fakat bir sonuç çıkacağını sanmıyorum. Part time satış danışmanlığı yapıp, en azından resmi iş deneyimi elde etmek ve insanlarla ilişki kurmayı düşünüyorum. Bu konuda hafta sonu birkaç mağaza gezip iş başvurusu yapmayı düşünüyorum. Bu tiklerle beni alırlar mı bilmiyorum ama ben elimden geleni yapayım, ne olacaksa olsun gerisi...

Bu yeni tutku-heves hayatıma renk katacaka diye düşünüyorum. En azından her gün yeni bir şeyler öğrenebilmek amacıyla yaşayacağım. Eğer yarı zamanlı da olsa bir işe girersem, düzenli de bir hayatım olacak , az da olsa mutlu olacağım şu dünyada. Temmuzdan beri hiç yapamadığım şey mutlu olmak, o zamandan beri hep ters gitti işlerim. Şu 4 ayda yapacaklarım bana büyük mutluluk getirmeyecek belki ama büyük mutluluklarıma ilk adımı attıracaktır diye umuyorum.

Buraya yazmadığım süreçte hayatımda olan nadir güzel şey uzun süredir görüşemediğim arkadaşlarımla yeniden görüşmeye başlamam. Bir tanesi askere gidiyor, buralarda olamayacak ama diğer ile görüşebilip konuşabileceğim en azından. Her yalnız kaldığımda Ankaraya gitmekten iyidir burada birilerinin olması. Keşke daha önceden haberleşip konuşsaydım onunla dedim ama hiç insan içine çıkacak halim mi vardı bu sene... Bunun için ne para isteyecek yüzüm vardı, ne de insanlarla konuşup dert anlatacak takatim. Vurdumduymaz hale gelince daha rahatladım, daha açık konuşabiliyorum artık. Arkadaşlarımla da böyle olacak bundan sonra. Bak bu konuda işler biraz düzeliyor sanırım. hala umutlu olmak için bir sebep.

Eğer yarı zamanlı bir işe girersem, pazarlama okumaya devam edersem veyalnızlığım da giderse işler rayına oturmuş olacak. Askerlik dönüşü yani 2014 şubatında ise şimdi yakalayamadığım büyük hayallerime ulaşma fırsatını daha güçlü şekilde kovalayabileceğim. Daha umutlu olacağım ve önümdeki iş tecrübesü ve askerlik engellerini kaldırmış olacağım. Tabii yapmak istediğim iş ile ilgili daha donanımlı hale geleceğimi de buna katarsak kozlarım oldukça güçlü olacak 2014te. İşte o zaman bu kaderden de kaderi sana yazanlardan da rövanşı alma vakti olacak. Nefes alabildiğim ve sağlığım yerinde olduğu sürece hayallerime ulaşmayı koşturacağım. Ve hepsi bir bir gerçek olacak Murat. Güzel bir işi, güzel bir gelirim olacak. Hafta sonları Galatasarayını izlemeye gideceksin. Güzel giyinecek, saygın insanlarla birlikte olacaksın. Tatillerde yurtdışına gideceksi ve çok istediğin dünyayı gezme hayalini gerçekleştireceksin. Yeniden saygı duyulan özenilen insan oalcaksın. Yeniden aşık olacak gücü ve özgüveni kendinde bulacaksın ve çok güzel bir kıza aşık oalcaksın. Onunla gezecek tozacak, içinde kalan hayalleri yaşayacaksın. Çok çalışacaksın belki ama işinden arta kalan zamanın rüya gibi olacak. En önemlisi yaptığın her şey içine sinecek. Bütün bunlar olacak Murat. Ve sen başaracaksın bunu. Biraz daha sabır, biraz daha özveri göster yeter. Ve bugünlerden ders alıp doğru değerlendir yeter. Birgün elbet büyük adam olacaksın ve bu hayattan mutsuz bir şekilde ayrılmayacaksın. Yaşa ve gör!

Bu 'Reborn' başlığını işe girdiğim zaman yazacağım yazıya atmayı istemiştim. Bu şimdilik mümkün olmadı. Ancak buhran halinde geçen mart ayından sonra hayata dönüşüm için yazdığım bu yazıya başlık olmayı haketti bu söz. Reborn hayatını daha çok kereler değiştirecek.

3 Nisan 2013 Çarşamba

Yenilmek Kolay, Kazanmak Olay

Kuralar çekilmeden önce kafamdan şunlar geçiyordu. Biz hem gol yiyen hem de atan bir takımız. Karşımıza da öyle bir rakip çıksın. Her türlü gol yiyoruz, bari atması kolay olsun diyordum. Baktım hangi takımlar en çok gol yemiş diye. Karşıma Real Madrid çıktı. Yok kalsın, vazgeçtim ben hesabımdan demiştim. Ama şansa yine Real Madrid'i çektik. Bol gollü bir eşleşme olacağı kesin.

Santiago Barnebau'da Real Madrid kimle oynarsa oynasın favorisi Real Madrid'dir. Karşısındaki Galatasaray değil dünya karması olsa maçın favorisi olarak onlar gösterilir. Buna bir de başlarındaki teknik direktör Jose Mourinho'nun takımlarının iç sahalarındaki performansları eklenince, yarınki maçı Real Madrid'in kazanacağını ön görmek çok da mantık dışı değil. Ancak ya tersi olursa? Zaten bu yaşadığımız heyecan da o ihtimal için değil mi? Günlerdir kafamızda kardolar kurup maç yapmamız o ihtimal için değil mi? Sahaya çıkan takım bu ihtimali gerçekleştirmek için oynayacak. Sonuna kadar mücadele edecek kazanmak için, Real'i alt etmek için her şeyi deneyecek. Sonuçtan emin değiliz fakat işlerin böyle gelişeceğinden adımız gibi eminiz. Zaten bunu hem oyuncularımız hem de Fatih Terim defalarca dile getirdi. O yüzden bizleri yine takımımızla gurur duyacağımız bir akşamın beklediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Şu gelinen nokta zaten onlarla gurur duymamız için yeterliydi, yarın akşam ise işe ayrı bir keyif katacak.

Elimizdeki kadroda daha önce bu seviyeyi oynamış adamlar var. Muslera Dünya Kupası yarı finali görmüş, Eboue Şampiyonlar Ligi finali, Riera Uefa finali oynamış futbolcular. Melo da hem Brezilya Milli takımı'nda hem Juventus'ta üst düzey maçlara çıktı. Hamit Şampiyonlar Ligi finali oynadı, Sneijder ve Drogba bu kupayı kazandı. Geriye kalan futbolcularımızdan Selçuk İnan zaten soğuk kanlılığı ve her maç üst düzey performans vermesiyle biliniyor, Burak Yılmaz da şampiyonlar ligi gol kralı olmasıyla. En büyük handikapımız ise en tecrübesiz iki oyuncumuzun ikisinin de yanyana ve defans bölgesinde oynaması. Şu ana kadari Avrupa serüvenimizde bariz hatalar yapmadılar fakat, Real Madrid şu ana kadar oynadığımız rakiplerden çok farklı. Her maçın belli bir 20-25 dakikasında rakibin üzerine kabus gibi çöken bir takım. Schalke'de buna benzer baskıyı yediğimizde, Muslera'nın performansıyla ucuz kurtulmuştuk. Ancak bu sefer karşımızda daha becerikli ayaklar olacak. O yüzden baya endişeliyim. Bu baskıları atlatmak için sadece Muslera değil Melo ve Selçuk'un da defansa yardımcı olması şart. Zaten o baskı kısmını atlatabilirsek maçın geri kalanında denk bir oyun ortaya koyabileceğimizi düşünüyorum.

Rakipten bahsetmeye, futbolcularını anlatmaya gerek var mı bilmiyorum. Özellikle orta saha ve kanatlarda oynayan beşli çok üst düzey oyuncular. Defansın ortasında oynayacak Varane ve Ramos da hem ayakları düzgün hem hava toplarında etkili hem de sert adamlar. Sol bek Coentrao da çok mücadeleci bir oyuncu. Kadrolarına bakınca bizim daha üstün olduğumuz bölgeler kale, sağ bek ve forvet kısmı. O yüzden sol kanattan taşıyacağımız toplar bizim için büyük önem arzediyor. Sol iç oynayan Selçuk ve yine maç içinde sola kaydırılacak Sneijder'in Arbeloa'ya karşı üstünlük kurmaları şart. Oradan taşıyıp doğru adamla buluşturacakları toplar bizim için en önemli hücum silahı olacaktır. Bir de sağdan Eboue ve Hamit, tecrübeleriyle Coentrao'ya üstünlük kurabilir fakat arkalarında bıracakları Cristiano Ronaldo başımıza büyük dert açar. Normal maçlarda en büyük hücum silahımız ortadan gelmek ise bu maçta işimize pek yaramayacak gibi duruyor çünkü bizi karşılayacak adamlar Xabi Alonso ve Khedira gibi defansif yönleri üst düzey adamlar. Bu maç için etkili olabilecek ikinci hücum silahımız ise duran toplar olacaktır. Real Madrid duran toptan kolay gol yiyen bir ekip. Doğru bir strateji geliştirebilirsek özellikle Melo ile duran toplardan gol kazanabiliriz.

Hücum kısmını yazdım peki ya savunma? Takım yarın ne yapacak onu da sahada göreceğiz. Kendi sahasına kapansa o baskıdan kurtulamaz, kimsenin kurtulamadığı gibi. Zaten Fatih hoca da böyle bir anlayışla hayatta sahaya sürmez. Önde bassa, avrupanın en iyi kontra atağa çıkan takımlarından biri olan Real Madrid bunu fena cezalandırır. Oyunun boyunu uzatmamız şart, geride 4 defans 2 orta saha ile sağlam durup ileride Hamit, Sneijder, Burak,Drogba ile sağlam basarak organize gelmelerini engellememiz şart ancak böyle bir oyuna bu 4'lü ne kadar dayanabilir onu da bilmiyorum. Keşke Elmander daha önce iyileşseydi de bu maçta en azından 30 dakika oynayacak durumda olsaydı. Ve keşke Engin Baytar yeniden takıma kazandırılabilseydi... Ama artık bunlar için çok geç. Bir maç için de olsa herkesin canını dişine takarak oynaması 90 dakika adam kovalaması şart.

Yazımdan da anlaşılacağı gibi biraz karamsar havamdayım. Tüm kafamdan geçenleri alt alta yazınca beklentimiz mağlubiyet olması normal. Zaten mantığım 3-1 ya da 4-1lik bir mağlubiyet bizi bekliyor diyor maalesef. Ancak bir yanım daha var ve öyle şeyler söylüyor ki... İkinci Manchester zaferi geliyor diyor. İlk yarım saatlik bölümde 2 farklı geriye düşen takım, biz bitti demeden bitmez diyor ve tarihe geçecen bir geri dönüşe imza atıyor. 2001 yılında oynanan maçla aynı tarihe gelmesinin de bunda bir payı var mı bilmiyorum ama içimdeki bu heyecanlı sesi susturamıyorum. Hep mantığıma üstün geliyor. Bakıp görecez artık. Ama netice ne olursa olsun, onlar bizim gözümüzde şampiyonlar ve öyle kalacaklar.

Gol- Performans beklentim olarak da Sneijder'den harika bir oyun ve mümkünse bir gol bekliyorum. Bir de canımız çiğerimiz Selçuk İnanımız bu kurada biraz geri planda kaldı. Tüm Real Madridliler Dorgba, Sniejder ve Burakın üzerine konuştular. Selçuk kendisini de onlara bir tanıtırsa tadından yenmeyecek. Ayrıca Şampiyonlar Ligi serüvenine bir gol eklmesi lazım. Bunun Real Madire karşı gelmesi mükemmel olur.

Göreyim benim Aslanlarımı... Allah yardımcınız olsun!!!