7 Aralık 2012 Cuma

Simyacı- Paulo Coelho




Ardarda Kürk Mantolu Madonna, Kuyucaklı Yusuf ve Aylak Adamı okuduktan sonra,  yazgım ne ise ona boyun mu eğeceğim, hayallerim asla gerçek olmayacak mı telaşı sarmıştı beni. Ama bu karamsarlığımı dağıtmama yardımcı olacak bir kitap çıkageldi elime. Hem de hiç öyle bir şeyi beklemeden okurken. Şimdi biraz daha huzurlu, kendimle barışık ve umutluyum gelecekten. Bakalım neymiş bu beni hayata bağlayan umutlarımı yeşerten kitap. İşte size sıkışan kulun Hızırı niteliğindeki Simyacı analizim:

Benimle yaşıt bir kitap... Çocukluğumdan beri de adını sürekli duyardım. Evimizde de vardı bu kitaptan ama hiç alıp okumamıştım bu zamana kadar. Bugünlerde içimde yanan kitap okuma aşkıyla tekrar aklıma geldi bu eser ve okumaya karar verdim. 3 saati içinde de bitti kitap. Su gibi akıp gider bir hikaye ve anlatım var. Konu bu topraklara yabancı değil. Bütün insanların Tanrını bir parçası, onun dünyadaki görüntüsü olduğunu işliyor kitabın bazı yerlerinde Brezilyalı ünlü kalem. Mesneviden esinlenerek yazıdığını açıkça ifade ediyor zaten. Her neyse beni etkileyen kısmı da burası değil merak etmeyin. Kitaptaki esas olay, eğer insan hayallerin peşinden koşarsa evren ona yol gösterir ve yardımcı olur mesajı. Hayallerinin peşinde koşmak isteyen insanlara evren işaretler yollar, gerek başına gelen işlerle gerek de karşılaştığı insanlarla. Sen bu işaretleri farkedersen ve doğru yorumlarsan hayallerine ulaşabilirsin diyor bunu da olaylar zinciri ile okuyucusuna aktarıyor Coelho. Bir cümle ile hikayeyi özetlemek gerekirse; hayallerinin peşinden koşup önce ailesini terkedip çobanlığa başlayan, sonra da Mısır piramitlerine hazine aramaya giden genç Santiago, yolda karşısına çıkan işaretleri okuyarak ve hayalleri uğrunda ölümü göze alarak maceralara atılıyor. Eh mutlu sonla bittiğini de söylersem çok ağır bir spoiler vermiş olmam. Zaten süprizli kısmı hazineye ulaşması değil.

Evet etkileyici bir roman, okurken insana ilham ve cesaret veriyor. Ama kitabı bitirdikten sonra bu kitap nasıl olda da bütün dünyada bu kadar yaygın olabildi sorusu aklıma geldi. Konusu bir çok eserde bir çok kere kullanıldı. Çok fazla fantastik işaretler barındıran bir eser de değil. Öyleyse nasıl bu kadar meşhur oldu diye kafa patlattım ve şu karara vardım. Kitapta 3 dinden de izlere rastlanıyor. Tevrat'tan ve İncil'den bölümler, isimler sıklıkla kullanılmış ve hikayenin büyük kısmı Müslüman topraklarda geçiyor. Ayrıca yazının başında da söylediğim gibi Mesnevi'den esinlenilmiş bir hikaye. Böyle olunca tüm kültürlere hitap etmiş Paulo Coelho. Herkese onlardan bir şey sununca da dünyanın her tarafından insanlar bu kitabı benimsemekte zorlanmamış. Alttaki grafikte gördüğümüz gibi de dünyada en çok okunan 5. kitap durumunda


Kitaptan kendime çıkardığım derse gelince... Bunca yıl bekledikten sonra zor günlerimde okuduğum Simyacıyı evrenin bana mesajı olarak kabul ediyorum. Bugünlerdeki yalnızlığım ve işsizliğim 'sayesinde' daha çok okumaya, kendimi geliştirmeye fırsat buldum. Bu geliştirdiğim özelliklerim bana hayallerime ulaşma yolunda bir gün mutlaka yardımcı olacaklar. Öyleyse, şu an yaşamam gereken, bana dersler barındıran bir zaman dilimi içerisindeyim. Yani bir acizlik düşkünlük değil bunlar. Sadece gecenin en karanlık anını yaşıyorum. Diğer deyişle şafağa en yakın anını...

Hiç yorum yok: